ABD'de politikleşen orduya güven azaldı

Kayahan Uygur yazdı...

ABD'de politikleşen orduya güven azaldı

ABD’de Reagan Vakfı’nın yaptırdığı bir araştırmada orduya güvenin yüzde 50’nin altında çıkması Türk medyasına da yansıdı. Peki, bu sonuçlar ABD’de nasıl yorumlanıyor? Orduya yönelik bu güven kaybı nereden kaynaklanıyor ve ne anlama geliyor? Ana akım medyadan, savunma dergilerine ve sistem eleştirisi yapan yayınlardan düşünce kuruluşlarına kadar birçok mecrada bu sorunun cevabı aranıyor.

Gözlemciler ABD ordusunun kamuoyunun güveni açısından çapraz ateş altında olduğu yorumunu yapıyorlar. Bir yandan Trump’ın tabanını oluşturan sağcı, çoğunlukçu, dinci ve beyaz ırkçı kesim orduya bindirirken öte yandan siyahlardan ve adaletten yana görünen liberallerin hedefi de yine ordu. Bu şekilde aralarında dinciler de bulunan aşırı sağ ile liberaller arasında bir ittifak kurulmuş durumda ve bu iki grup karşılıklı paslaşıyorlar.

ORDUYU POLİTİKAYA ALET ETTİLER

Amerikalıların sadece yüzde 48’i orduya güven duyuyor. Bir yıl önce yüzde 45 olan bu orandaki hafif yükseliş Trump’ın oy kaybıyla paralel gitmekte. Orduya güvenmediklerini açıklayanlar arasında yüzde 62’lik bir kesim ordu yönetiminin aşırı politize olduğu görüşünde. Bu da Trump’ın komutanlara yaptığı eleştirilerin bir etkisi.

ABD’nin Trump’a destek veren beyaz Evangelist çoğunluğu orduyu laik ve çağdaş görüşlere sahip bir azınlığın etkisinde olmakla eleştiriyor, onu büyük sermayenin egemenliğinde bir kurum olarak görüyor. Orduyu bu şekilde yıpratmaya çalışan dinciler kendilerini destekleyenler arasında ise Amerika’nın en zenginleri bulunduğunu tabii ki söylemiyorlar. Bunun yerine ordunun mensupları arasında dini ve cinsel tercihe dayalı ayrım yapılmamasını, laikliğe, çağdaşlığa, kadın ve LGBT haklarına saygı gösterilmesini eleştiriyorlar.

Amerika’da beyaz muhafazakâr çoğunluğun eleştirilerine konu olan diğer bir uygulama ordu içinde değişik ırklar arasındaki dengenin korunması alanında gösterilen hassasiyet. Amerikalı komutanlar siyahların da ordu içinde bulunmalarına özel bir önem veriyorlar, bu da pozitif ayrımcılık kavramına ilke olarak karşı olan Trump yanlılarını kızdırıyor.

AFGANİSTAN VE IRAK MÜDAHALELERİ

ABD ordusunun Afganistan’dan çekilmesi kamuoyunda orduya duyulan güveni oldukça sarsmış. Yapılan araştırmalara göre güven endeksi bir anda 17 puan birden düşmüş. Oysa Amerikalı generallerin de dediği gibi bu çekilme kararı tamamen siyasi. Alınan karar Başkan Biden’a ait ve üstelik bir önceki başkan Trump zamanında oluşturulan bir stratejinin uygulanmasından ibaret. Ama devlet başkanı başkomutan sayıldığı için onun aldığı kararlardan da ordu sorumlu tutuluyor. Bir anlamda davul birilerinin sırtında, tokmak başkasının elinde oluyor. Ve nedense kamuoyu sorumluluğu kurumlara yükleme eğiliminde.

ABD’de yapılan araştırmalar son dönemlerde tüm kurumların bir güven kaybı yaşadığını gösteriyor. Sadece ordu değil kadınların kürtaj hakkını ortadan kaldıran Yüksek Mahkeme de bundan payını almış. Ordu, siyaset, yargı gibi sistemin temelini oluşturan kurumların yıpranması analizcileri ABD’nin geleceği konusunda endişelendiriyor. Ama Reagan Vakfı’nın araştırmasında da belirtildiği gibi hiçbir Amerikan Kurumu ordu kadar güven kaybı yaşamamış. Ankete katılanlardan yüzde 50’ye yakınına göre Irak müdahalesi de dâhil ABD’nin son yıllarda giriştiği savaşların hiçbirinin gözle görülür, elle tutulur olumlu bir sonuç alınmadan sona ermesi bu güven kaybında rol oynuyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bir terör ve teröristler söylemi var, hep başarılar anlatılıyor, ancak hepsi söylemde kalmakta.

ORDU ESKİ SİLAHLI KUVVETLER DEĞİL Mİ?

Wall Street Journal (WSJ) gazetesi editörlerinin toplu olarak yazdıkları kolektif bir makaleye göre “birçok Amerikalı ordunun eskiden sahip olduğu mükemmeliyet, liyakat ve kendini davaya feda etme gibi değerleri artık bıraktığını” düşünüyor.

Amerikalıların böyle bir algıya sahip olmalarında Trump’ın büyük payı var. Gazeteye göre Trump, aralarında üstelik emekli generaller de bulunan askerleri halkın önünde küçük düşürdüğü için orduya saygı kalmamış. Eski Başkan generalleri azarlamış, bir tek mahkemelerde yargılatmadığı kalmış. Bu durumda Amerika’da ABD ordusunun yaptığı dış operasyonların artık destek görmemesinin hatta bir köpek katliamı kadar bile ilgi çekmemesinin nedenleri yeterince açık. Bu arada 8 Kasım seçimlerinde ABD Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanan Cumhuriyetçilerin Afganistan’dan çekilme süreci konusunda bir meclis soruşturması başlatacakları bilgisini de vereyim.

DİNCİ-LİBERAL ORTAKLIĞI

Reagan Vakfı’nın anketi 9 ila 17 Kasım tarihleri arasında 2500’den fazla yetişkin Amerikalıyla görüşülerek yapılmış. Ancak aynı dönemde Pew Research tarafından yapılan bir araştırma da orduya güvende 2020 yılından beri en az 14 puan gerileme olduğunu belirterek benzer sonuçlara varıyor. İki araştırmada da muhafazakârlar ile liberallerin ordu karşıtlığında birleştikleri görülüyor.

ABD’de son yıllarda liberallerin düşüncesizce yaydıkları “woke” yani “uyanış” akımı toplumun bir arada yaşama arzusunu sabote ederek kurumlara olan güveni doğrudan ortadan kaldırıyor. “Wokizm” ırklar, cinsiyetler, kültürler arasındaki biçimsel eşitsizliklerle mücadeleyi ön plana çıkararak insanları bir arada tutan tüm değerlere saldırıyor. Bu şekilde gerçek sosyal sorunları da gizliyor. Ama asıl zararı toplumsal yapıyı bozarak ve insanları birbirinden bağımsız atomlara dönüştürerek radikal sağa ortam hazırlamak oluyor.

Liberallerin yüzde 46’sı ABD ordusunda aşırı sağın çok güçlü olduğunu iddia ediyorlar ki bu oldukça abartılı bir iddia. Aynı şekilde subay adayları arasında neden beyazların daha başarılı olduğunu sorguluyorlar ve buna “adayları fotoğraflarına bakarak mı imtihanla mı seçelim” cevabını veren bir yetkiliyi hemen ırkçılıkla yaftalayabiliyorlar. Reagan Vakfından Roger Zakheim “bu tür konular aslında ordunun yetki alanında da değil, ister politizasyon deyin isterseniz “Wokizm” deyin hepsi aynı kapıya çıkmakta” şeklinde konuşuyor.

Ancak komutanlar da bu tartışmaların etkisi altında kalabiliyorlar, kimi zaman ırkçılıkla ilgili eleştirel teori derslerinin askeri okullarda okutulmasını gündeme getirirken kimi zaman da Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in Kongre’de yaptığı konuşmada dediği gibi “beyaz öfkeyi de anlamaktan” söz edebiliyorlar. Kısacası şiddetle bölünmüş be kutuplaşmış olan ülkelerde kurumlara güven de azalıyor ve bu ülkeler için tehlike çanları çalıyor.

ORDUSUNA GÜVENMEYEN ÜLKELER RİSK ALTINDA

Orduya güvenleri azalmış olan Amerikalılar dünya hakkında da oldukça kaygılılar. Örneğin Çin’i düşman olarak görenlerin oranı 2018’de yüzde 55 iken 2022’de bu oran yüzde 75’e çıkmış. Rusya kaygısı ise iki misline yükselmiş. Bu durumda orduya güvensizlik oldukça riskli görünüyor.

Tüm bu olumsuz verilere karşı şunu da belirtmeliyim. ABD’de bu durum bir ilk değil. Benzer rakamlara Vietnam savaşı sırasında da rastlanmış ama sonra orduya güven yavaş yavaş geri gelmiş. Amerikalılar en azından bu karamsarlıktan çıkış yollarını aramaktalar Cumhuriyetçi Parti’den Mike Gallagher “bu veriler bize nerede yanlış yaptığımızı göstermekte” diyor. “Ordu güven kazanmak için politik bir duruş sergilemekten çok ya bir savaşı önlemeli ya da savaş olursa bunu kazanmalı.”

Aynı tavrı Pentagon basın ataşesi Hava Tuğgeneral Pat Ryder’in büyük bir bölümü Türkiye’nin Suriye’ye operasyon olasılığına ayrılmış bulunan 1 Aralık tarihli konuşmasında da görüyoruz. General Ryder, Reagan Vakfının orduya güven anketi hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, ABD Ordusunun dünyanın dört bir köşesinde 7 gün 24 saat görev yaptığını, kurumunun dostla ve düşmanla değişik cepheler içinde bulunduğunu ve kendisine verilen görevleri yerine getirerek inanılmaz bir iş becerdiğini kaydediyor. Bu sözleriyle de sorumluluğun aslında siyasilere ait olduğunu bir kez daha tekrarlamış oluyor.

Gerçekten de bir halkın ordusuna beslediği duygular siyasilerinin tavrına bağlıdır. ABD’de bugün izlediğimiz bu gelişmeleri kendi ülkemizde de yaşamadık mı, yaşamıyor muyuz? Ne demeliyiz? Gülme komşuna, gelir başına mı? Ancak orduya güvenin azalmasından kaynaklanacak sorunlar her ülkede aynı olmaz kuşkusuz, çünkü en başta coğrafi konum olmak üzere ülkeler arasında çok büyük farklar bulunuyor.

Kayahan Uygur

Odatv.com

ABD kayahan uygur