İsrail “şeriat devleti” olacak mı? Laikliğin sınırı

Rafael Sadi, İsrail'deki şeriat ve laiklik tartışmalarını, Netanyahu önderliğinde kurulan yeni koalisyondaki tartışmaların ışığında kaleme aldı.

Rafael Sadi

Her ülkede seçimlerde yönetimler değişir ve her yönetim kendi ideolojisine ve de seçmenlerinin taleplerine göre yasalar ve sistemler geliştirmekle yükümlüdür.

Tabii ki bütün bu düzenlemeleri mevcut yasalar ve o ülkenin yaşam koşullarına göre düzenlemelidir.

Seçimler birçok ülkede olduğu gibi İsrail'de de yüzde 100’lük bir çoğunlukla kazanılmamaktadır. 5 seçim sonucu ancak 64 milletvekili çıkartarak Likud koalisyonu 120 milletvekili olan parlamentoda yüzde 3,33’lük bir avantajla iktidar olmak üzeredir.

Yani sadece 4 milletvekili ile çoğunluk durumundadır. Kaldı ki yüzde 99'luk bir çoğunlukla da iktidar olunsa da geriye kalanların hiçbir şekilde söz hakkı olmadığı ve azınlıkta olanların çoğunlukta olanların kuralları ile yaşamaları gerektiği anlamı çıkmamalıdır. Kimse de bunu bu şekilde okumamalıdır.

İlk mesele söz ve fikir özgürlüğüdür ki İsrail'de bu birçok ülkeden daha fazladır. Her isteyen istediğini istediği zaman ve yerde dile getirebilmektedir. Tel-Aviv Belediye Reisi Ron Huldai de bu fikir özgürlüğü serbestisi çerçevesinde kurulmakta olan Koalisyon partilerinin beyanlarını eleştirmekte ve kendince yanlışları ve doğruları ayıklayıp endişelerini dile getirmiştir. İsrail'in bu koalisyon ile bir ŞERİAT DEVLETİ (Halacha) haline gelebileceğini ve her Faşist hükümetin de başlangıçta demokratik olarak seçildiğine dem vurarak bu hükümetin de Faşist olduğunu ima etmiş hatta vurgulamıştır. Tabii ki bu demokrasi fikir özgürlüğü sınırlarının zorlanması demektir. Kimse fikir özgürlüğü adı altında hakaret edememeli ve kimseyi de aşağılayamamalıdır.

İsrail'de bu suçtan hüküm giymiş kimse yok sanıyorum.

Peki Dini kimlikli partilerin talepleri nedir:

  1. LGBT yürüyüşü yapılmasın.

Netanyahu buna cevap verdi bile. Yürüyüş her sene olduğu gibi gerçekleşecektir.

Bu konuda ifrata kaçılmaması gerektiği ve Homoseksüalizm ile Lezbiyenizmin bu hayatın normları olduğu şeklinde bir anlam da çıkartılmamalıdır. Başka bir deyişle bu topluluklardaki insanların yaşam şekline karışmamak gerekirken bunun bir reklam vesilesi yapılarak örnek teşkil etmesi de önlenmelidir.

  1. Okullarda dini tedrisat uygulansın.

Huldai “Ben belediyemizin okullarına bu türden bir tedrisatı sokmam” dedi.

Netanyahu’nun ise cevabı kesin: “İsrail bir halacha ülkesi olmayacaktır.”

Bu konuda İsrail’deki en büyük eksiklik bir MİLLİ EĞİTİM TEDRİSATI olmamasıdır. Her önüne gelen cemaat istediği gibi tedrisat uygulayamamalıdır. Ve bu yasa ile düzenlenmelidir.

  1. Dini toplulukların konserleri ve düğünlerinde erkek ve kadınlar ayrı ayrı oturmalıdır.

Tevrat'ın Yahudiliği liderleri çok net bir şekilde bunu izah ettiler: “Biz kimsenin nerede nasıl oturacağına karışmıyoruz. Yani Laik bir düğünde veya rock konserinde kimin nerede oturacağında da karışmıyoruz. Ama Laik kardeşlerimiz de bizim ne şekilde yaşamak istediğimize karışmamalıdırlar. Bu kural kendi cemaatlerimiz içindir.”

Eh doğru söze ne denir.? Çok da haksız sayılmazlar.

Sayılmazlar da, laik ve sol kesim ise “Bu böyle başlar, nereye kadar gider bilmiyoruz. Ama bir tehlike işaretidir” derken çok da haksız sayılmazlar.

Biliyorum Nasreddin Hoca hikayesi gibi oldu ikisi de haklı nasıl olabilir . Haklısın, sen de Haklısın ama durum bu.

Fikir ve ifade özgürlüğü konusunda ise birçok ülkede adeta bir çatışama söz konusu. Sol basın ve bu fikirdeki arkadaşlar sadece kendilerinin haklı olduğunu ve karşı taraftaki sağ veya dini toplulukların hakları geçersizmiş gibi bir tavır ve üslup ile yazıyorlar.

Dini inanç dendiği zaman herkese yobaz ve laiklik karşıtı yaftası yapıştırmaktan, onlara da “Faşist” demekten hiç endişe etmiyorlar. Ama demokrasi dendiğinde de en büyük demokratlar kendileriymiş gibi bir tavır takınmaktan da geri kalmıyorlar.

Halbuki LAİKLİK, inan serbestisi demektir. Kimsenin bir diğerinin neden ve nasıl ve nerede neye inanacağını sorgulayamaması demektir. Bu konuyu öğrenmedikten sonra kimse kendine LAİK ve DEMOKRAT demesin.

Kaldı ki İsrail demokrasisi yeterince sağlam ve hakkaniyetlidir. Bu ülkede de yanlışlar, hatalar, bozukluklar yok mudur? Tabii ki vardır. Hepten güzelliklerden bahsedersem yalan olur. Ancak güvenmek istediğim bir adalet sistemi var ki bir devlet başkanını 5 sene hapse atabilmiş. (Moshe Katsav) Bir başbakanı rüşvet suçu ile 2 sene hapse tıkabilmiş (Ehud Olmert) Bir kaç bakanı (Shmuel Rahtman, Basal Gatas, Ariye Deri, Yair levi , Avraham Hirshenson, Stas Miseznikov, Shlomo Benizri , Omri Şaron )

Demem o ki kim suçlu ise ve yakalanabilirse cezasını çekmektedir. Yakalanmayanlar da var mı? Bence vardır ama gün gelir onlar da yakalanır sanıyorum.

Bu nedenle demokrasiye ve Adalete inanmak zorundayız.

İnanmak demek susmak demek değildir. Yanlışları söylememiz kaçınılmazdır. Söyledikçe bazı hatalar düzeltilebilir ve yasalaşmadan önce birkaç kez daha düşünülmesine yardım eder.

Odatv.com

Rafael Sadi binyamin netanyahu israil